Kanımızdaki Plastik, Etik Kahve
Bu haftanın Greenvibes bültenine hoş geldin. Yeşil Ajans’ta yerelden ve dünyadan ekolojik haberlere biraz değinip Derin Yeşil’de etik kahveyi tartıştık. Bir İmza da Sen At’ta güncel imza kampanyalarını derledik. Ve yeni bölümümüzde gezegenimizin son durumunu derledik.
Greenvibe’ının bol olduğu, keyifli okumalar dileriz.
DERİN YEŞİL

Kahvenin Etiği Nasıl Olur?
İçtiğimiz kahve gezegene ve insanlara zarar vermemeli.
Ceren Özcan Tatar
İyi bir kahveye kim hayır der? Kişisel olarak kahveyle pek aram olmamasına rağmen ben bile haftada 2-3 bardak kahve içiyorum. Bir yandan da kahvenin gezegene etkisini düşünmeden edemiyorum. Etik üretilmiş kahveleri de bundan dolayı tercih ediyorum.
Kahve dünyanın dört bir yanında da artık temel gıda maddelerinden biri olarak görülüyor. Türk kültürü dahil birçok kültürde ritüellerin ve sosyalleşmenin önemli bir parçası. Çoğu insanın güne başlamasını kolaylaştıran bir rutin. Kahveyi dünya olarak bu denli severken, düşünmemiz gereken önemli bir nokta var: üretim süreci.
Çiftçiliğinden bardağımıza gelesiye kadar geçirdiği süreçte çevresel etki ve sosyal adalet bakımından karnesi biraz kötü bir şey kahve, çoğunlukla da altında yatan sebep kahve üreticilerinin tutumu. Ama etik kahve dediğimizde içimiz biraz rahatlayabilir diye düşünüyorum.

Peki, nedir bu etik kahve? Bu sorunun iki ayağı var: ilki sosyal adalete yönelik olarak çalışma koşulları, diğeri ise çevresel adalete yönelik olarak ekolojik etki. Etik kahve genelde bildiğimiz zincir kahvecilerde değil, daha küçük ölçekli işletmelerde bulunabiliyor. Küçük, bağımsız üreticiler genellikle düşük çevresel etkiye sahip tarım standartlarına bağlı kalabiliyor ve çiftçilerine adil ücretlerin yanı sıra yeterli çalışma koşulları sağlayabiliyor.
Çoğumuzun bildiği büyük kahve zincirleri toplu ve çok miktarda kahve yetiştirmeyi gerektirdiği, işleme ve kavurmada belirli standartlar yakalamaya çalıştığı için, aynı hızlı moda gibi, etik sorunlara sebep olmaktadır. İnsanları çok düşük ücretlerle, güvenli olmayan koşullarda çalıştırırlar. Hatta sicili kabarık bazı zincirlerin çocuk işçi çalıştırdığı bile ortaya çıkmış durumda. Modern kölelik olarak görülen borçlardan faydalanıp iş sözleşmesi olmaksızın, şantajla çalıştırılan işçiler olduğu da bilinmektedir.

Köle ya da çocuk olmayan işçilerde ise ücret politikalarında sorunlar görülmektedir. Ortalama ücret açısından, kahve işçilerine kahve perakende fiyatının yalnızca %7-10’u ödenirken, Brezilya’da bu sayı %2’ye kadar düşmektedir.
Çevresel açıdan baktığımızda da durum pek iç açıcı değil ne yazık ki. Kahve tarlaları yaygın ormansızlaşma, vahşi yaşam için habitat ve dolayısıyla biyoçeşitlilik kaybı ve sera gazı emisyonları ile doğrudan bağlantılı. Bütün bunlar, Brezilya ve Vietnam da dahil olmak üzere, dünyanın en zengin biyolojik çeşitlilik gösteren bölgelerinden bazılarının bozulmasına katkıda bulunuyor.
Kahve çiftçiliğinin çevresel etkisi aslında zamanla daha şiddetli hale geliyor. Ucuz kahveye olan artan talep, çiftçilerin daha yoğun yetiştirme yöntemlerine yönelmesine neden oluyor ve çiftçiler daha çevre dostu olan, gölgede yetiştirilen kahve yerine güneşe maruz kalan kahveyi tercih ediyor, bu nedenle de örtü ağaçları ve ormanlar kesiyorlar. Ne yazık ki bu da ormansızlaşma sorununu ağırlaştırıyor. WWF’in raporuna göre, Orta Amerika’da kahve tarlalarının genişletilmesi için 2.5 milyon dönümlük arazi bu şekilde temizlendi. Ayrıca, dünyadaki en yüksek ormansızlaşma oranına sahip 50 ülkeden 37’si aynı zamanda önde gelen kahve üreticileri konumunda.

Peki, ne yapacağız? Çevresel etki açısından, güneşte yetiştirilen kahve yerine gölgede yetiştirilen kahveyi seçmek her zaman ileriye doğru iyi bir adımdır. Sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir ambalajları taahhüt eden markaları seçmek, evdeki atıkları azaltmanıza da yardımcı olacaktır.
Kahvenizin bir greenwashing örneği değil de etik olup olmadığını anlamak için birkaç temel şeye dikkat edebilirsiniz. Şüpheli derecede düşük fiyatlarla kahve satan çokuluslu üreticiler etik kurallara ne yazık ki uymayacaktır. Etik kaynaklı ve çevre dostu bir kahvenin fark edeceğiniz ilk işareti, daha yüksek bir fiyat etiketidir. Bu durum, işçiler için daha adil ücretler ve gölgede yetiştirilen kahvenin çiftçilik masrafları nedeniyle makul görülebilir.
Ayrıca, etik kahve markaları, etik ve çevresel kimlik bilgilerini doğrulanmış logolar kullanarak web sitelerinde ve ambalajlarında sergilerler. Yani, gözleriniz Rainforest Alliance, Fairtrade, Organic Trade Association ve Soil Organic Association gibi sertifikasyonları arayabilir. Ancak birçok etik marka, bu logoların ötesine geçecek ve tedarik zincirlerinin nasıl çalıştığı ve kahvelerinin nereden geldiği konusunda tam şeffaflık sağlayacaktır. Şeffaflık ve sertifika eksikliği, bir sonraki kahve paketinizi seçerken dikkat etmeniz gereken bir diğer kırmızı bayraktır.

Ülke isimlerine bakarak da seçici bir yaklaşım sergileyebilirsiniz. Herhangi bir ülkedeki her kahve aynı koşullarda yetiştirilmiyor elbette ancak Fairtrade programının uzun yıllardır parçası olan ülkelerde bu standartlar daha iyi oturmuş durumda. En öne çıkan iki ülke ise Meksika ve Kolombiya. Afrika kıtasına baktığımızca ise Etiyopya bu konuda öncü ülkelerden.
Tanzanya, Kenya ve Uganda, kıtada bulunan diğer önemli etik kahve tedarikçileriyken, Peru, Guatemala ve Kosta Rika, Orta ve Güney Amerika’daki diğer önemli oyuncular. Tabii ki bu sadece genel anlamdaki gözlemler. Yine belirtmekte fayda var ki kahvenin ne kadar etik olduğu her ülkede çiftlikten çiftliğe değişecektir. Bir de bu yazıda kapsamı çok değiştireceği için ele almadığım gıda mili konusu var, ama kısaca, bir gıda ne kadar uzaktan geliyorsa, ekolojik ayak izinizi o kadar büyütecektir, bunu da mutlaka aklınızda bulundurun.

Bir poşet kahvenin gerçekten etik olup olmadığını anlamak zor olabilir. Fairtrade gibi sürdürülebilir etiketler iyi bir gösterge sunsa da mümkünse bunun ötesine geçin. Etik kahve satın almak için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri, işlerin izlenebilir durumda tutulup tutulmadığını kontrol etmektir. Paketin üzerinde üreticinin adına veya üretildiği çiftlik ya da fabrikaya dikkat edin. Bu şekilde daha iyi bir bedel ödendiğinizi bilebilirsiniz.
Elinizde zaman varsa, kahve şirketlerine yetiştirme koşulları ve tedarik zinciri süreçlerine ilişkin daha fazla soru sorun. Bu tarz araştırmalar elbette ki zaman alıcı bir görev olabilir. Ancak gücü tekrar tüketicinin eline vermenin ve sabah kahvenizin etik ve uyanmaya değer olmasını sağlamanın en iyi yollarından biridir!
YEŞİL AJANS
‼️ İnsan Kanında Mikroplastik Bulundu

Environment International dergisinde yayımlanan araştırmaya göre 22 sağlıklı yetişkinden alınan kan örneklerini analizi sonucu 17 tanesinde plastik parçacıklar bulundu. Örneklerin yarısında yaygın olarak içecek şişelerinde kullanılan pet plastik, üçte birindeyse gıda ve diğer ürünleri paketlemek için kullanılan polistiren bulundu. Kan örneklerinin dörtte biri, plastik poşet yapımında kullanılan polietilen içeriyordu.
Türkiye’de her yıl 7,8 milyon ton plastik atık üretiliyor ve bunun sonucunda 3,7 milyon ton plastik atık oluşuyor. Bununsa 1,1 milyon tonu doğaya bırakılıyor ve belli ki oradan da vücudumuza giriyor. Fakat ne yazık ki Türkiye’de tek kullanımlık plastiklerin “kullanımının azaltılmasına” yönelik atılan adımlar yeterli değil.
🗓️ Save the Date: Asmalı’da Mümkün Sürdürülebilir Ürünler Kermesi 2 Nisan Cumartesi Günü No:11 Hotel’de!
Türkiye’nin ilk “eko etiketli” bağımsız, küçük şehir oteli olan No:11 Otel’de Sürdürülebilir Ürünler Kermesi düzenleniyor. 2 Nisan Cumartesi günü 13.00-17.00 arasında düzenlenecek kermese farklı alanlarda üretim yapan 12 farklı üretici katılacak. Asmalı’da “Atıksız Yaşam” Mümkün!
📍 No:11 Otel & Apartments
İstiklal Cad, Balyoz Sk. No:11, Beyoğlu/İST
🌏 25 Mart Küresel İklim Grevi’nde Gençlerden Çağrı: Kâr Değil İnsanlar

25 Mart Küresel İklim Grevi’nde Türkiye’nin birçok şehrinden milyonlarca genç “Kâr Değil, İnsanlar” diyerek bir kez daha sokaklara çıktı; karar vericiler ve dünya liderlerinden iklim tazminatının ve iklim adaletinin sağlanmasını talep etti. Mesajları ise netti: “Dünya genelinde çeşitli toplumlar ve sektörlerin yardımıyla beraber önemsenmeyen, güçleri ellerinden alınan insanların gücü olalım. Beraber, bir sistem bir yuva yaratalım ki ön planda bizler olalım.”
📈 Hem Güney Hem Kuzey Kutbu’nda Ekstrem Sıcaklıklar

Hem Antarktika’da hem de Kuzey Kutbu’nda aynı zamanlarda ekstrem sıcaklıklar kaydedildi.
Antarktika’nın bazı kısımları bu ay ortalamadan 40 derece ve Kuzey Kutbu bölgeleri de ortalamadan 30 derece daha sıcak olarak ölçüldü.
Antarktika’daki hava istasyonları 18 Mart Cuma günü rekor sıcaklıklar kaydetti. Sonbahara girmek üzere olan bölgede, 3,234 m yüksekliğindeki Concordia İstasyonu’nda, sıcaklık -12.2 derece olarak ölçüldü ki bu da normallerden 40 derece daha sıcak olduğunu gösteriyor . Vostok İstasyonu ise normallerden 15 derece daha sıcak olan -17.7 dereceyi göstererek rekor kırdı.
Buz bilimci Malt Meier, “Zıt mevsimlerde Kuzey ve güneyin aynı anda eridiğini görüyoruz. Kesinlikle olağandışı bir olay,” yorumunda bulundu.
📽️ İklim Salatası YouTube Kanalı Yayında!
İklim krizine farklı açılardan bakabileceğiniz yepyeni YouTube kanalı İklim Salatası yayında. Gençler, iklim aktivistleri, greenfluencerlar, sanatçılar ve gezegenimiz için kaygılanan her birey bu kanalda bir araya geliyor; merak ettiklerine cevaplar arıyor, kendi deneyimlerini ve yolculuklarını paylaşıyor. (Nil Kıyısı da artık orada içerik üretiyor 😊)
Kanala buradan abone olabilirsiniz.
🔆 Galatasaray Nef Stadyumu Guinness Rekorlar Kitabı’nda

Galatasaray Ali Sami Yen Nef Stadyumu, güneş enerjisiyle çalışan en güçlü stadyum unvanı ile Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi.
Resmi siteden yapılan açıklamaya göre, “İlklerin ve enlerin kulübü Galatasaray ile Türkiye elektrik dağıtım ve perakende satış sektörünün öncü ve lider şirketi Enerjisa Enerji, Avrupa’da bir ilk olan ve geçen yıl kurulumuna başlanan santral kurulu güç bakımından dünyanın en büyük stadyum üstü güneş enerjisi santrali olarak tarihe geçiyor. Stadyum güneş enerjisiyle çalışan en güçlü stadyum unvanı ile Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi başardı.”
• Türkiye’nin Seragazı Emisyonları Yüzde 3,1 Arttı

TÜİK, Türkiye’nin 2020 yılına dair seragazı emisyon rakamlarını açıkladı. Sera gazı envanteri sonuçlarına göre, 2020 yılı toplam sera gazı emisyonu bir önceki yıla göre %3,1 artarak 523,9 milyon ton (Mt) CO2 eşdeğeri (eşd.) olarak hesaplandı. Kişi başı toplam sera gazı emisyonu 1990 yılında 4 ton CO2 eşd., 2019 yılında 6,2 ton CO2 eşd. ve 2020 yılında 6,3 ton CO2 eşd. olarak hesaplandı.
Toplam CO2 emisyonlarının 2020 yılında %31,6’sı elektrik ve ısı üretiminden olmak üzere %85,4’ü enerji sektöründen, %14,2’si endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen, %0,4’ü ise tarım ve atık sektörlerinden kaynaklandı.
CH4 emisyonlarının %61’i tarım, %22,1’i atık, %16,9’u enerji ve %0,02’si endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen; N2O emisyonlarının ise %80,3’ü tarım, %9,1’i enerji, %5,6’sı atık ve %5’i de endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen kaynaklandı.

Emisyon artışını değerlendiren Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, seragazı emisyonlarındaki her artışın Türkiye’yi net sıfır emisyon hedefinden uzaklaştırdığına dikkat çekti. Gürbüz, “2020 yılına ait seragazı emisyon envanteri, Türkiye’nin salgının ilk yılında da emisyonları artırmaya devam ettiğini gösteriyor. 2021 yılında salgın ve ekonomik krize rağmen elektrik tüketiminin arttığı düşünülürse emisyon miktarı takip eden yılda daha da artacak. Seragazı emisyon rakamlarındaki her artış, Türkiye’nin 2053 için söylenen net sıfır emisyon hedefini zora sokuyor. O nedenle, Türkiye’nin bir an önce Paris Anlaşması kapsamında Ulusal Katkı Beyanı’nı güncellemesi, kömürden kademeli çıkışı bir takvime bağlaması gerek. Emisyonlarımızın yüzde 70’inin enerji kaynaklı olduğunu unutmayalım. Hedefleri net bir iklim planınız yoksa ekonomi seragazı emisyonlarını yönlendirir. Hedefleri olan bir iklim planınız varsa iklim politikaları ekonominin yönünü belirler,” diye belirtti.
🌍 GEZEGENİMİZİN SON DURUMU
İnsan Kaynaklı Küresel Isınma(30.03.2022): +1.24697293 °C
Sıfır Emisyona Ulaşmak İçin Kalan Süre: 7 Yıl 114 Gün
Yenilenebilir Enerji Kaynağı Oranı: %12.84
Yeşil İklim Fonu: 9.52 Milyon Dolar
Yerli Halklar Tarafından Korunan Doğal Alanlar:43.5 Milyon km2
Haftalık C02 Ortalaması
07 Mart 2022: 419.89 ppm
1 sene önce: 417.81 ppm
1 senelik değişim: 2.08 ppm (0.50%)
10 sene önce: 395.06 ppm
Güvenli seviye: 350 ppm
✍️ BİR İMZA DA SEN AT
Change.org’daki iklim ve ekoloji ile ilgili imza kampanyalarını senin için derledik. Bir imzadan ne olur deme, çok güzel şeyler oluyor bile.
- Zeytin Hayattır
- Eskişehir Kömür Olmasın
- Türkiye 2030’a Kadar Kömürden Çıksın
- Yeni Orman Kanunu İstiyoruz
- İklim Acil Durumu İlan Edilsin
- Adana’da Bir Kömürlü Termik Santral Daha İstemiyoruz.
- Plastiksiz Kargo İstiyoruz.
- Avcılık Tamamen Yasaklansın.
- İkizköy Akbelen Ormanının Kömür Madeni için Kesilmesini Durdurulsun.
- Tek Kullanımlık Plastikler Yasaklansın.
- Yeşiller Partisi’nin Kuruluşu Engellenmesin.
BİZİ TAKİP EDİN 🌿
Bu ve benzeri sürdürülebilir, ekolojik ve atıksız yaşam ipuçları ve haberlerine güncel bir şekilde ulaşmak için Greenvibes’ı, Nil’i ve Ceren’i Instagram üzerinden takip edebilirsiniz.