IPCC, İklim Aciliyeti, Zeytinime Dokunma
Bu haftanın Greenvibes bültenine hoş geldin. Yeşil Ajans’ta yerelden ve dünyadan ekolojik haberlere biraz değinip Derin Yeşil son çıkan IPCC raporunu inceledik. Bir İmza da Sen At’ta güncel imza kampanyalarını derledik. Ve yeni bölümümüzde gezegenimizin son durumunu derledik.
Greenvibe’ının bol olduğu, keyifli okumalar dileriz.
DERİN YEŞİL

Dar Ve Hızla Kapanan Bir Pencere: IPCC Raporu Meraklılarına Cevap Veriyor
Türkiye, aşırı hava olaylarına karşı Avrupa’nın en kırılgan ülkesi.
Nil Ormanlı Balpınar
Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), Çalışma Grubu II’nin Altıncı Değerlendirme Dönemi (AR6), “İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık” raporu 28 Şubat’ta yayınladı.
IPCC ne demek, bir önceki rapor ne söylüyordu diye soranlar, ilgili konuya dair yazıma buradan ulaşabilirler.
67 ülkeden 270 bilim insanının 34.000’den fazla çalışmayı incelemesi sonucu yazılan rapor, iklim değişikliğinin ekosistemleri, biyoçeşitliliği ve insan topluluklarının hem küresel hem de yerel ölçekteki etkilerini inceliyor, bu sistemlerin kırılganlıklarını ve uyum sağlama kapasitelerini de göz önünde bulunduruyor. İklim değişikliğinin -özellikle de iklim adaletsizliğinin en fazla görüldüğü ülkeler ve topluluklar üzerindeki- giderek artan etkileri ve muhtemel risklere yönelik en kapsamlı incelemelerden birini sunuyor.
Prof. Dr: Levent Kurnaz: “IPCC raporunu 2. bölümünü okumaya başladığımda bu gezegene yaptıklarımızdan dolayı utandım.”
Rapor tabii ki çok uzun ve çok detaylı. Ben sizler için genellikle sorulan ve merak edilenlere rapordan maddeleri alıntılayarak cevap vermeye çalıştım.
“Tüm bu önemler ne kadar acil?” diye soranlara:
“Bilimsel kanıtlar çok açık. İklim değişikliği, insan refahı ve gezegenin sağlığı için bir tehdit. Uyum ve sera gazı azaltmak konusunda ileriye yönelik müşterek küresel eylemlerde daha fazla gecikme, herkes için yaşanabilir ve sürdürülebilir bir geleceği güvence altına almak için kısa ve hızla kapanan bir fırsat penceresini kaçırmaya neden olacak.”
“Teknoloji gelişiyor, doğayı tamir edebiliriz,” diyenlere:
İnsan sebepli iklim değişikliği -daha sık ve daha şiddetli ekstrem hava olayları da dahil olmak üzere- geniş çaplı olumsuz etkilere ve bununla bağlantılı olarak hem doğada hem de insanlarda kayıplara ve zararlara sebep oluyor. Aşırı hava ve iklim olaylarındaki artış, doğa ve insan sistemlerinin uyum sağlama kapasitesini aştığı için bazı geri döndürülemez etkilere sebep oluyor.
“Doğada yaşanan bir değişim ekonomiyi nasıl etkiliyor?” diye soranlara:
İklim değişikliğinin etkileri giderek karmaşıklaşıyor ve yönetilmesi zorlaşıyor. Aşırı hava olaylarının kademeli etkileri oluyor; örneğin orman yangınları doğaya, insanlara, altyapıya ve ekonomiye zarar verdi.
Aşırı hava olayları tedarik zincirleri, pazarlar ve doğal kaynak akışları aracılığıyla ulusal sınırları aşacak ekonomik ve toplumsal etkilere sebep oluyor – su, enerji ve gıda sektörleri de giderek artan bir risk altında.
“1-2 derece ne kadar fark yaratır ki?” diyenlere:
Sıcaklık artışı 3°C’ye ulaşırsa, özgün ve tehdit altındaki türler için yok olma riski 1,5 dereceyle sınırlandırmaya kıyasla en az 10 kat daha yüksek olacak. Amazon bölgesi ve bazı dağ bölgeleri, ısınma 2°C ve ötesinde devam ederse biyolojik çeşitlilikte geri dönüşü olmayan ciddi kayıplarla karşı karşıya kalacak.
İklim adaletsizliğinin boyutunu merak edenlere:
Şu anda 3,3 – 3,6 milyar insan -dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlası- iklim değişikliğinin etkileri karşısında oldukça savunmasız olan ülkelerde yaşıyor ve bir fırtına, kuraklık veya selin en savunmasız bölgelerdeki insanları daha az savunmasız bölgelerdeki insanlara kıyasla öldürme olasılığı 15 kat daha fazla.
“1,5 derecede neler olacak?” diye soranlara:

Kısa vadede 1,5 dereceye ulaşan küresel ısınma, çok sayıda iklim tehlikesinde kaçınılmaz artışlara neden olacak ve ekosistemler ve insanlar için çoklu riskler oluşturacak.
Ya dünyadaki tüm buzullar eriyecek ya da kütlelerinin çoğunu kaybetmiş olacaklar. 2030’a kadar şimdikine ek 350 milyar insan daha su sıkıntısı çekecek. Karada yaşayan canlı türlerinin yüzde 14’ü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Akdeniz ve Avrupa’da yanan alanlar %40 – 50 artacak.
Eğer ısınma 1,5 dereceyi -geçici olarak bile- geçerse iklim krizinin etkileri daha şiddetli, geri döndürülemez bir noktaya gelecek; daha şiddetli fırtınalar, daha uzun süren sıcak hava dalgaları ve kuraklıklar, daha ekstrem yağışlar, deniz seviyelerinde hızlı yükseliş, Arktik deniz buzulunda kayıplar, permafrost erimesi ve daha niceleri… Ayrıca daha yüksek etkisi olan olayların da ihtimali artacak, örneğin kitlesel olarak orman ölümleri gerçekleşecek, böylece son derece önemli olan karbon yutakları karbon salmaya başlayacak.
“1,5 dereceyi aşsak ne olabilir ki?” diye merak edenlere:
Eğer küresel ısınma önümüzdeki on yıllarda 1,5 dereceyi kısa süreli olarak aşarsa bile birçok insani ve doğal sistemler 1,5 derecenin altında kalmaya kıyasla ek ciddi risklerle karşı karşıya kalacak.
“İnsan sağlığına etkisi ne?” diye soranlar:
İklim değişikliğinin dünyanın her yerindeki insanlar üzerinde fiziksel ve zihinsel sağlık etkileri de var. Aşırı sıcaklıklar dünyanın her yerinde insanları ölümüne ve zarar görmelerine sebep oluyor; gıda ve su yoluyla geçen ve iklim değişikliğiyle alakalı hastalıklar artıyor, hayvan ve insan hastalıkları yeni bölgelerde görülmeye başlıyor, Vibrio gibi iklime duyarlı su patojenlerinden ve bakterilerden kaynaklanan hastalıklar artıyor, her ne kadar ishale sebep olan hastalıklar dünya çapında azalsa da yükselen sıcaklıklar, yağışların ve taşkınların artması kolera ve diğer sindirim sistemi rahatsızlıklarının görülmesini de artıyor, aşırı hava olayları travmaya neden oluyor; orman yangını dumanına maruz kalmanın artması kalp ve solunum sorunlarına yol açıyor.
“Küresel ısınmanın Türkiye üzerindeki etkileri nedir?” diye soranlara:
Rapor, Türkiye’nin Avrupa’nın aşırı hava olaylarına karşı en kırılgan ülkesi olduğunu ortaya koyuyor. Raporda atıfta bulunulan bir çalışmaya göre, Türkiye’nin yağış rejiminde öngörülen değişim ve artan hava sıcaklığı sebebiyle toprak erozyonu artacak. Yine atıfta bulunulan bir araştırmaya göre, Xanthos – Letoon, Efes ve İstanbul’un tarihi bölgeleri de dahil olmak üzere birçok UNESCO Kültürel Miras Alanı, deniz seviyesinin yükselmesi tehdidiyle karşı karşıya.
Bugün Türkiye’de yaklaşık 460 bin kişi kıyı taşkınlarına maruz kalabilecek bölgelerde yaşıyor. Raporda atıfta bulunulan bir araştırmaya göre, emisyonlar artarsa bu sayı, yüzyılın sonuna kadar yaklaşık iki katına çıkabilir.
Rapor Türkiye’nin yaşadığı kuraklık tehdidine de değiniyor. İstanbul, özellikle kuraklığa bağlı ekonomik kayıplar karşısında kırılgan durumda. Emisyonların artması durumunda, Beyşehir Gölü 2070 yılına gelindiğinde tamamen kuruyabilir.
Ayrıca raporda Türkiye’nin sadece sınırları içerisinde değil başka yerlerde meydana gelen aşırı hava olaylarının etkilerinden de olumsuz etkileneceği vurgulanıyor.
Kaynakça:
IPCC “İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık” Raporu
6 Big Findings from the IPCC 2022 Report on Climate Impacts, Adaptation and Vulnerability
YEŞİL AJANS
• Zeytinlerimiz Madene Kurban Ediliyor! #ZeytinimeDokunma

1 Mart 2022 Salı günü yayımlanan “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile maden çalışmalarının zeytinlik alanlar denk gelmesi durumunda zeytin ağaçlarının sökülebileceği kararı verildi.
Yönetmeliğin Birinci Maddesinde “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir. ” ifadeleri ile zeytinlik alanlarının talanının önü açıldı.
Çıkarılan bu Yönetmelik, normlar hiyerarşisine göre, Türkiye’de zeytinliklerin korunması konusunda çok etkili olan Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu’un altında kalıyor ancak Kanun’un delinmesine yol açıyor.
Söz konusu yönetmelik siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinden haklı olarak büyük tepki topladı ve birçok itiraz davası açıldı. Ayrıca, Change.org Türkiye’de başlatılan change.org/zeytinimedokunma imza kampanyası 350 binden fazla imzaya ulaştı, onlarca ünlü kampanyaya destek verdi. Bir yandan da İkizköy Akbelen Ormanı’na açılması planlanan maden ocağı projesi için 1 Mart’ta yapılan bilirkişi keşfi öncesi söz konusu maden yönetmeliğinin Resmi Gazete’de yayımlanması özel bir uygulama olup olmadığı konusunda soru işaretlerine yol açtı.
Zeytinlerin talanının önünün açılması tepki toplarken 5 Mart 2022 Cumartesi günü Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile doğal sit alanlarında da madencilikten hidroelektrik santrallere, rüzgâr ve güneş santrallerinden doğalgaz hatlarına birçok faaliyetin yapılabilmesinin önü açıldı. Bu yönetmelikle birlikte tescilli doğal koruma alanlarının da talanına izin verilmiş oldu.
• Nükleer Düzenleme Kanunu Yayımlandı

8 Mart 2022 Salı tarihli 31772 sayılı Resmî Gazete’de 7381 Numaralı Nükleer Düzenleme Kanunu yayımlandı. Daha önce Anayasa Mahkemesi’nin KHK ile düzenlendiği için iptal ettiği kanun teklifi, TBMM genel kurulundan AKP ve MHP’li millet vekillerinin oynarıyla geçmişti. Muhalefet milletvekilleri ise teklifte eksik unsurlar olması ve nükleer santrallerin zararlarına dikkat çekerek kararı eleştirmişti.
Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerine ilişki esasları belirleme görevi ise Nükleer Düzenleme Kurumu’na verildi. Kanuna göre, kanunda değinilmeyen noktalarda Paris İklim Sözleşmesi esas alınacak. Gerçekleşebilecek bir nükleer hadisede ise yargı yetkisi Türk Mahkemelerinde olacak. Çevresel etkiler ise katkı payı ödemesi ile telafi edilecek.
• İklim Şurasından Beklenen Karar Çıkmadı: Kömüre Devam

21-25 Şubat 2022 tarihleri arasında Konya’da gerçekleşen İklim Şurası hüsran yarattı. Sera gazı salımlarının azaltımı için kömürden çıkış kararı beklenirken beklenen gerçekleşmedi. Üstelik nükleer ve doğalgaz kullanımının artırılması kararı da tavsiye kararları arasında yer aldı. Alınan kararda kömürden elektrik üretiminde karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojileri desteklendi. Bunun yanı sıra termik santral kaynaklı ısının kullanılması önerildi. Çıkan sonuçları takip edenler ise hayal kırıklığına uğradı. 2053 Karbon Nötr hedefinin sağlanabilmesi için fosil yakıtların bir an önce terk edilmesi gerekiyor.
• Av Sezonu Bitti Ama Avcılık Bitmedi
Kara Avcılığı Kanunu’na göre 6 Mart itibariyle 2021-2022 kara avcılığı sezonu sonlandı. Yaban hayvanlarının üreme ve yavrulama dönemine girdiği bu dönemde, avcıların daha fazla hassasiyet gösterilmesi bekleniyormuş. Vatandaşların yasak avları şikayet etmesi için ise başvurulabilecek kurumlar 112, Acil Çağrı Merkezleri, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlükleri, İçişleri Bakanlığına bağlı kısa adı HAYDİ olan Hayvan Durum İzleme Mobil Uygulaması.
Öte yandan, türcü bir yaklaşımla işlenen bu cinayetler hayvan hakları aktivistlerinin tepkisini büyütüyor. Hayvanların canlarının av ihaleleriyle satılamayacağını, avın cinayet olduğunu belirten aktivistler mücadelelerini büyüterek devam edeceklerini belirtiyorlar. Konuya ilişkin Change.org’da başlatılan kampanyaya imza vererek siz de destek olabilirsiniz.
• Kanadalı Petrol Şirketi ReconAfrica Afrika’yı İşgal Ediyor

National Geographic’in yaptığı bir araştırma Kanadalı petrol şirketi ReconAfrica’nın petrol ve doğalgaz aramalar sırasında yasaları göz ardı ettiği, çevresel riskleri kapsamlı şekilde değerlendirmediği, petrol atık çukurlarını plastikle doldurduğu ve izinsiz sondaj çalışmaları yaptığını ortaya çıkardı. Petrol arama çalışmaları için 14 aydır Namibya’da bulunan şirketin halkın arazisine izinsiz girerek, vahşi yaşam alanlarında yeni yollar açarak ve insanların arazilerini almak izin zorla evrak imzalatarak bölgeyi işgal ettiği iddia ediliyor. ReconAfrica bu iddiaları reddederken National Geographic’e dava açmaya hazırlanıyor.
• Küresel Plastik Anlaşması: Plastik Kirliliği Bitiyor mu?

Nairobi’deki bir araya gelen karar alıcılar/hükümetler, büyük ve önemli bir adım atarak plastik kirliliği krizini sona erdirme taahhüdünde bulundu. 175 ülkeden Devlet Başkanları, çevre bakanları ve diğer temsilciler, BM Çevre Meclisi’nin beşini oturumunda, şimdiye kadar ilk kez, çevredeki plastik kirliliğinin fosil yakıt çıkarımından bertarafına kadar tüm aşamalarını içeren, yasal olarak bağlayıcı bir küresel plastik anlaşması müzakere etme noktasında ortak bir karar aldı. Buna göre, 2024 sonuna kadar yapılacak anlaşmanın ayrıntılarını ortaya çıkarmak için bir hükümetler arası müzakere komitesi oluşturulacak.
BM Çevre Programı (UNEP) İcra Direktörü Inger Andersen ise anlaşmanın Paris İklim Anlaşması’ndan bu yana kararlaştırılan en önemli uluslararası çok taraflı çevre anlaşması olduğunu söyledi.
• “İklim Krizinin Etkisi Tahmin Edilenden Çok Daha Fazla”

Glasgow’da gerçekleşen COP26’ya başkanlık yapan Alok Sharma, IPCC’nin dönüm noktası niteliğindeki raporunun arifesinde sert bir uyarı paylaştı.
Alok Sharma “Bugün gördüğümüz iklimdeki değişiklikler bizi çok daha erken etkiliyor ve bu etkiler ilk başta düşündüğümüzden daha büyük. Günlük yaşamlarımız üzerindeki etkiler giderek daha şiddetli ve keskin olacaktır. Önümüzde duran çok açık bilime dayanarak şimdi hazırlanmazsak, kendimize ve halklarımıza büyük bir kötülük yapmış olacağız … Ülkelerin şimdi harekete geçmesi gerekiyor. Şimdi harekete geçmezsek, önümüzdeki yıllarda maliyetler çok daha yüksek ve etkileri daha yüksek olacak.” dedi.
Öte yandan, Sharma, COP26’da zengin ülkelerin hükümetlerinin 2025 yılına kadar iklim değişikliğine uyum için yoksul dünyaya yardımlarını ikiye katlamayı kabul ettiğine dikkat çekti.
• Doğalgaz Boru Hatları Atıl Varlık Riski Doğuruyor

Küresel Enerji Takipçisi (Global Energy Monitor, GEM) tarafından yapılan araştırmada, küresel ölçekte planlanan doğal gaz boru hatlarındaki artışın iklim hedeflerini tehdit ettiğini ortaya koyuyor. Doğalgaz endüstrisi ile Çin, Hindistan, Rusya, Avustralya ve Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki doğal gaz üretimine ağırlık veren ülkeler, 2022 yılında on binlerce kilometre uzunluğunda boru hattını hayata geçirmeye yönelik planlarını sürdürüyorlar. Boru hattı planlarındaki bu artış, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (International Energy Agency, IEA) doğal gaz tüketiminin önümüzdeki birkaç yıl içinde zirveye ulaşması ve sonrasında fosil yakıttan hızla yenilenebilir enerjiye geçişe yönelik uyarılarına rağmen gerçekleşiyor. Bu nedenle, artan doğal gaz boru hattı projeleri aynı zamanda 485,8 milyar dolarlık âtıl varlık riski yaratıyor.
🌍 GEZEGENİMİZİN SON DURUMU
İnsan Kaynaklı Küresel Isınma(09.03.2022): +1.24562615 °C
Sıfır Emisyona Ulaşmak İçin Kalan Süre: 7 Yıl 135 Gün
Yenilenebilir Enerji Kaynağı Oranı: %12.80
Yeşil İklim Fonu: 9.52 Milyon Dolar
Yerli Halklar Tarafından Korunan Doğal Alanlar:43.5 Milyon km2
Haftalık C02 Ortalaması
07 Mart 2022: 417.88 ppm
1 sene önce: 417.68 ppm
1 senelik değişim: 0.20 ppm (0.05%)
10 sene önce: 394.54 ppm
Güvenli seviye: 350 ppm
🎙️ GREENVIBES PODCAST
• Greenvibes Podcast’in sekizinci bölümünde Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu ile yeni projeleri Zehirsiz Kentler’den, organik gıdadan, pestisitlerin zararlarından detaylıca bahsettik. Doğa dostunuz, Greenvibe’ınız bol olsun. Zehirsiz gıda ve zehirsiz kentlerle ilgili ek okumak yapmak ve kampanyaya destek vermek isterseniz diye gerekli linkleri aşağı ekliyoruz.
• Zehirsiz Sofralar kampanyasına destek ol:
• Zehirsiz Kentler kampanyasına destek ol:
• Kitap önerisi: Rachel Carson – Sessiz Bahar (Silent Spring)
Spotify’dan dinlemek için:

Apple Podcast’e ise buradan tıklayarak ulaşabilirsiniz.
✍️ BİR İMZA DA SEN AT
Change.org’daki iklim ve ekoloji ile ilgili imza kampanyalarını senin için derledik. Bir imzadan ne olur deme, çok güzel şeyler oluyor bile.
- Zeytin Hayattır
- Eskişehir Kömür Olmasın
- Türkiye 2030’a Kadar Kömürden Çıksın
- Yeni Orman Kanunu İstiyoruz
- İklim Acil Durumu İlan Edilsin
- Adana’da Bir Kömürlü Termik Santral Daha İstemiyoruz.
- Plastiksiz Kargo İstiyoruz.
BİZİ TAKİP EDİN 🌿
Bu ve benzeri sürdürülebilir, ekolojik ve atıksız yaşam ipuçları ve haberlerine güncel bir şekilde ulaşmak için Greenvibes’ı, Nil’i ve Ceren’i Instagram üzerinden takip edebilirsiniz.