Neden Kompost Yapmalıyız? Türkiye ve Dünya Sellerle Boğuşuyor, Buzullarda 28 Yeni Virüs Keşfedildi
Bu haftanın Greenvibes bültenine hoş geldin. Yeşil Ajans’ta yerelden ve dünyadan ekolojik haberlere biraz değinip Derin Yeşil’de “Neden kompost yapmalıyız?”ı konuştuk. Greenvibes Öneriyor’da seninle ekolojik yaşama dair minik ipuçları paylaştık: biri değişim önerisi, diğeri ise evde kolaylıkla yapabileceğin bir krem temizleyici tarifi. Ek olarak, seni plastiksiz kargo için düzenlediğimiz kampanyamıza davet ediyoruz.
Greenvibe’ının bol olduğu, keyifli okumalar dileriz.
DERİN YEŞİL

NEDEN KOMPOST YAPMALIYIZ? APARTMAN DAİRESİNDE KOMPOST YAPILIR MI?
Nil Ormanlı Balpınar
Son zamanlar “kompost” kelimesini çokça duymuşsundur. (En azından artık “Ney, komposto mu?” yorumları daha az gelmeye başladı :D) Peki nedir bu kompost, neden yapmalı ve apartman dairesinde yapılır mı?
Kompost, organik atıkların belli işlemlerden geçerek kontrollü bir şekilde son derece verimli bir gübre karışımına dönüşmesine denir. Kısaca, topraktan aldıklarımızı toprağa geri verme süreci olarak da özetleyebiliriz.
“Dur dur, organik atık ne ki?” dediğini duyar gibiyim. Tabii önce onu açıklamakta fayda var: İçinde karbon bulunan, canlı veya cansız tüm yaşam türleri aslında organik maddedir. Organik atık da bunların “atık” hale gelmiş halleridir. Örnek olarak, bitki, bahçe ve mutfak atıkları, kâğıt ve karton parçalarını verebiliriz.
Bunları komposta dönüştürmenin pek çok yolu var, ama önce neden bununla uğraşmalıyız, biraz bundan bahsedelim.
Öncelikle kompost, gübre niteliğinde olduğu için toprağa faydası büyüktür.
🌿Topraktaki boşluk hacmini artırır.
🌿Toprak yapısını zenginleştirir.
🌿Toprağın üstüne serilen kompost tabakası daha çok karbonun toprağa gömülmesini sağlar. Böylece küresel ısınmanın önüne geçilmesine katkıda bulunur.
🌿Toprağın havalanmasını sağlar.
🌿Toprağın su tutma kabiliyetini artırır.
🌿Bitkilerin büyümesini hızlandırır.
🌿Bitkiye gerekli olan besinleri, gerektiği kadar sağlar.
🌿Toprakta var olan zehirli maddeleri ve ağır metalleri etkisiz hale getirir.
Bunun dışında kişisel olarak neden kompost yapmalıyız dersen, gel birlikte Türkiye’nin atık miktarlarına bir göz atalım. 2019 verilerine göre Türkiye genelinde çıkan atık miktarı 34 milyon ton. Bunun yaklaşık %65’i ise organik atıklardan oluşuyor.
ATIKLAR İLE KÜRESEL ISINMA ARASINDAKİ İLİŞKİ
Çöpe attığımız organik atıklarımıza neler oluyor?
Kompost yapılmayıp katı depolama alanlarına gömülen katı atıklar, oksijensiz çürüme ile metan gazı salımına neden oluyorlar.
Metan gazı, karbondioksitten 25 kat daha zararlı bir sera gazı ve iklim değişikliğini tetikleyen faktörlerden. 2019 sera gazı emisyonları istatistiklerine baktığımızda atıklarımız, toplam emisyonların %3,4’üne sahip olsa da bu rakam bile 17,2 milyon ton CO₂ eşdeğerine tekabül ediyor ve 1990 yılı istatistiklerine baktığımızda %55,7’lik bir artış olduğunu gözlemliyoruz.
Atıkların kendisi dışında bu emisyonlara katkıda bulunan bir faktör daha var: O da çöp arabaları. Fosil yakıtlarla çalışan bu araçlar atıklarımızı evlerimizden alıp ta şehir dışında bulunan katı atık depolama sahalarına götürüyor. Ve bildiğimiz üzere fosil yakıtlar da küresel ısınmanın en temel faktörlerinden biri.
Bir de gıda israfı konusuna değinmek istiyorum. FAO’nun 2011 verilerine göre, her yıl üretilen gıdanın üçte biri, yani 1,3 milyon tonu israf oluyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı’nın yayınladığı 2021 Gıda İsrafı Raporu’na göre ise Türkiye yılda 7,7 milyon ton yiyecek atığı ile dünyada kişi başı en çok gıda israf eden 3. ülke. Rapora göre dünyada her yıl toplam 931 milyon ton gıda israf edilirken bunun 7,7 milyon tonunu Türkiye atıyor ve ülkede her yıl kişi başına 93 kilo yiyecek çöpe gidiyor.
İsraf edilen tüm bu gıdalar ise küresel sera gazı emisyonlarının %8’inden sorumlu…
Artık neden kompost yapmamız gerektiğini biliyoruz. E peki nasıl yapacağız?
Dört farklı kompost çeşidini (sıcak kompost, soğuk kompost, solucan kompostu ve Bokashi kompostu) tek bir yazıda anlatmak hem zor hem de pratik olmaz. Ama eğer balkonun varsa soğuk kompost, bahçen varsa sıcak ya da soğuk kompost, solucanlardan korkmuyorsan solucan kompostu, pratik olsun diyorsan da Bokashi kompostunu evde, apartman dairesinde kolaylıkla yapabilirsin. Biz Ceren ile uzun süredir Bokashi yapıyoruz ve her şey tıkırında işliyor.
Ben nasıl yapacağım dersen, hem benim hem de Ceren’in Instagram ve Youtube’da bu konuyla ilgili çektiği videolar var. Kokopelli Şehirde’nin videolarına da göz atabilirsin. Ben tam anlamıyla öğrenmek istiyorum dersen de Greenvibes olarak bizim, yine Kokopelli’nin ve Volkan Dündar‘ın, Buğday Derneği’nin ve İstanbul Permakültür Kolektifi’nin sıklıkla verdiği kompost eğitimlerine katılabilirsin.
YEŞİL AJANS
• Tuz Gölü’ndeki Flamingo Katliamının Acısını Atlatamadan Hatay Milleyha’yı Yok Ediyorlar!

Kuş Dedektifi olarak bilinen Emin Yoğurtçuoğlu, 24 Temmuz’da gözlem amacıyla gittiği Milleyha’da kuş cennetindeki gölün yanına açılan kanal ile gölün suyunun boşaltıldığını gördü ve sosyal medyada tepkisini gösterdi. Ayrıca ise kuş cennetindeki çok önemli tuzcul bitkilerin bulunduğu, ilkbaharda su tutan sulak çayır ekosistemi üzerine kamyon ve dozerlerle toprak ve moloz bırakıldığını belirtti. Tuz Gölü’nde yaşanan yavru flamingo ölümlerinden sonra 282 kuş türü barındıran, biyoçeşitlilik açısından Türkiye’nin en zengin 3. kuş cenneti olan, ekosistem olarak uluslararası ortamda çok önem verilen Milleyha’da insanların bilerek bir sulak alanı kurutmaya devam etmesi sosyal medyada büyük tepki topladı.
Hatay/ Samandağ’daki Milleyha Kuş Cenneti, konumu, içerisinde barındırdığı 282 kuş türü itibariyle Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri konumunda. Çevre halktan kişiler gölün suyunu açtıkları kanal marifetiyle boşaltmaya kalkışmış, bunun yanında etrafına yığınla toprak ve moloz dökmüşler.Kanalın derhal kapatılacağını ve alanın eski haline getirileceğini açıklayan HBB Başkanı Doç. Dr. Sn. Lütfü Savaş; “Kimseye doğamızı talan ettirmeyeceğiz. Bu yıl alanı düzenleme yetkisi belediyemize geçti ve alanı ‘Doğal yaşam sulak alanı’ olarak planlıyoruz. Milleyha bölgesinde imar girişimlerine asla müsaade etmeyeceğiz. Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün de bu alanı bir an önce Mahalli Sulak Alan ilan etmesini bekliyoruz,” dedi. Samandağ Belediye Başkanı Av. Refik Eryılmaz ise zabıta ekiplerinin hemen bölgeye intikal ettiğini ve olaya derhal müdahale ettiğini, hendeği açanları tespit ettiklerini ve gerekli yaptırımı uyguladıklarını belirtti.
• Ayak Dahi Basılmaması Gereken Salda’da Nargile İçip Çamur Banyosu Yaptılar!

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın, Mars’taki Jezero Krateri’ne mineral oluşumu ve jeolojik yapı benzerliği nedeniyle “Ayak dahi basmayın” dediği ile Salda Gölü’nde tatilciler nargile içtiler, çukur kazıp çamur banyosu yaptılar. Ekolojik olarak oldukça hassas olan Salda Gölü’ne, geçtiğimiz sene millet bahçesi yapılacak diyerek iş makinaları girmiş, Temmuz ayının başlarında ise Okluk Koyu’na yapılan yazlık saraya beyaz kil taşındığı iddia edilmişti. Salda Gölü Koruma Derneği başta olmak üzere çevrecilerin büyük tepkisini toplayan bu olaylar yaşanırken, bayram tatiline çıkan kişiler alanın biyolojik hassasiyetini göz ardı ederek sigara içmenin yasak olduğu bölgede nargile içip çamur banyosu yaptılar. İnsan yoğunluğu karşısında direnemeyen Salda’da bazı bölgelerde sular 50 metre çekildi, yer yer hidromanyezit stromatolitlerin oluşumu suya girenler tarafından engellendiği için balçık alanlar oluştu. Nargile ve çamur banyosu yaparken fotoğraflanan 5 kişiye Burdur Valiliği tarafından toplam 2.135₺ para cezası kesildi.
• Türkiye’de Sıcaklıkta Yeni Rekor: Cizre’de Termometreler 49,1’i Gösterdi.

2021 Temmuz ayı sıcaklıkları tüm Türkiye’de mevsim normallerinin 10-12 derece üstünde seyrediyor. Anadolu’nun her yerinde hissedilen bu artış 20 Temmuz 2021’de Şırnak Cizre’de 49,1 santigrad derece ile Türkiye’nin yeni sıcaklık rekorunu kırdı. İklim değişikliği modellerine göre bizleri zaten daha sıcak günler bekliyor, ortalama sıcaklıklarda 1,5 derecelik artış bile kabul edilemezken yaşadığımız olağanüstü hava sıcaklıkları 1,5 derecenin de üstüne çıkacağımız konusunda endişeleri haklı çıkarıyor. Küresel Isınma İndeksi’ne göre ısınma 26 Temmuz itibariyle 1,23 dereceye ulaşmış durumda.
• Doğu Karadeniz Sellerle Mücadele Ediyor.

Geçtiğimiz hafta Doğu Karadeniz’de yaşanan şiddetli yağışlar nedeniyle Rize ve Artvin sel altında kaldı. Derelerin taştığı afet bölgesinde toprak kaymaları da yaşandı. Taşan dereler tarım arazilerine zarar verdi; kentler, özellikle Artvin Arhavi’de kentsel alanlarda hayat durdu. Arhavi’de 1 kişi sel sularına kapılıp kaybolurken, sular altında kalan hayvan barınağı da kurtarma çalışmalarının merkezlerinden biri oldu. Köy ve ilçe yolları kapanan bölgede yağışların devam etmesi tehlikenin geçmediğini gösteriyor. Kentsel alanlarda afetzedeler, şimdi afet sonrası kalan çamurla ve maddi zararlarla nasıl baş edeceğini düşünüyor.
Ülkenin bir tarafı sıcaktan kavrulurken bir tarafında gözlenen bu aşırı yağışlar ve bu olağanüstü iklimsel olayların sıklığındaki artış, iklim krizinin 1,23 derece artışta bile ne derece zararlı olduğunu açıkça gözler önüne seriyor.
• İkizköy, Akbelen Ormanları İçin Mücadele Ediyor.

2018’de termik santrale kömür sağlamak için kamulaştırılarak maden şirketine ihale edilen İkizköy, tarım alanlarına yerleşmek zorunda kalmıştı. Bugün ise yakınlarındaki 750 dönümlük Akbelen Ormanları’nda maden sahası açılması için ağaç kesimiyle mücadele ediyor. Akbelen Ormanları orman vasfından çıkarılarak bölgede maden sahası açılması için maden şirketine ihale edilmişti. Temmuz ayının ortasında ağaç kesimine başlanması başta İkizköylüler olmak üzere hem yöre halkının hem de çevre konusunda duyarlı kişilerin tepkilerinin büyümesine yol açtı. Daha önce bu olayı yargıya taşıyan köylülerin ağaç kesimini duyunca tepki göstermeleri üzerine kesim durduruldu. Tekrar ağaç kesimi başlarsa kendilerini ağaçların önüne atacağını belirten İkizköylüler Kurban Bayramı tatili boyunca Akbelen Ormanlarındaki nöbetlerine devam etti.
Öte yandan, TEMA’nın raporuna göre Muğla’nın doğa koruma alanları, kültürel miras alanları, yerleşim yerleri, tarım alanları ve doğal alanlarını içeren %59’luk bölümü maden sahası olarak belirlenmiş durumda ve Muğla genelinde 1449 maden ruhsatı bulunuyor. Ormanlarıyla doğasever herkesi kendine çeken ilin ormanlarının %65’i, tarım alanlarının %48’i, ekosistem olarak dünyaca öneme sahip Önemli Doğa Alanları’nın %65’i, kültürel miras alanlarının %66’sı ve Türkiye’nin en yaşlı karaçam ormanına ev sahipliği yapan ve mutlak koruma statüsünde olan Kartal Gölü Tabiat Koruma Alanı’nın tamamı maden sahası olarak ruhsatlandırılmış durumda.
• Sri Lanka’da Deniz Yaşamı Kıyıya Vuruyor.

20 Mayıs’ta yüklerini denize düşürdükten sonra yanarak batan ve en toksik kazalardan biri olduğu düşünülen MV X-Press Pearl gemisi kazasının etkileri deniz yaşamını geri dönüşü olmayacak şekilde etkiliyor. Denize düşen konteynerlardan saçılan mikroplastik boyutundaki plastik peletler tüm deniz canlıları için ölüm saçıyor. Bu peletleri yiyecek zannederek yiyen deniz canlılarının midesi plastik doluyor ve açlıktan ölerek Sri Lanka kıyılarına vuruyorlar. Temmuz başında 200’ün üstünde deniz canlısı kıyıya vurmuşken son günlerde sayısı sayılamayacak noktaya ulaştı. 250 kmlik çapta bir alana dağılan peletler sahillerde kumsal görünümü verirken, geminin yanması sırasında açığa çıkan kimyasal kirliliğin etkileri de henüz hesaba katılmamış durumda.
• Muson Yağmurları Çin ve Hindistan’da Sel Felaketine Yol Açtı.

Muson Yağmurları dünyanın su döngüsünde çok önemli bir yere sahip. Ancak iklim krizinin etkisiyle Muson Yağmurları’nın şiddeti de artıyor. 2021 Muson sezonu Asya için oldukça zorlu geçiyor. 20 Temmuz’da Çin’in Henan eyaletinde ani bastıran şiddetli yağışlar sonucu eyalet başkenti Zhengzhou 1 saat içinde sular altında kaldı. Sel sonucunda 18 kişinin öldüğü tespit edilirken trafikte ve yeraltı metro sisteminde birçok Çinli mahsur kaldı. Selde ünlü Shaolin Tapınağı da ağır hasar aldı.
Hindistan’ın batısında yer alan Maharashtra eyaletinde ise yağışlar sonucu meydana gelen sel ve toprak kaymaları 136 kişinin ölmesine sebep oldu. Eyaletin ulaşım altyapısı dahil birçok sistem hasar görürken sellerin ekolojik ve ekonomik sonuçlarının ne olduğu henüz kestirilemiyor. Yaşanan bu felaketler insan eliyle yaratılan iklim krizinin yine en çok insanlara zarar verdiğini gözler önüne seriyor.
• Almanya’da Sel: 200’e Yakın Ölü, 700’ün Üstünde Yaralı, Çok Sayıda Kayıp.

İlkim krizi her ne kadar gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin başlıca sorunu olsa da, ki buna iklim adaletsizliği diyoruz, gelişmiş ülkelerde de büyüyen etkilerini görmeye başladık. Geçtiğimiz haftalarda Avrupa’da etkili olan şiddetli yağışlar Belçika, Hollanda ve Almanya’yı vuran büyük bir sel felaketine evrildi. Almanya’da 196 kişinin ölümüne, 750 kişinin ise yaralanmasına sebep olan selde birçok kayıp insan söz konusu. Belçika’da ise 31 ölü var. Yaşanan felaketin ardından hâlâ kayıpları arama çalışması sürerken Almanya yaraları nasıl saracağını düşünüyor. Ulaşım ve iletişim altyapısı ciddi hasar alan ülkede konut ve tarım alanlarındaki zayiat da büyük. Selden etkilenen bölgeleri uzun bir iyileşme süreci beklerken selin ekolojik etkilerinin ne olduğu henüz tartışılmıyor.
• Tibet Buzulunda 15 Bin Yıllık Virüs Keşfedildi.

Çin’deki Tibet Platosu’ndan alınan iki buz örneğinden buzul buzunu inceleyen bilim adamları, yaklaşık 15.000 yıllık virüsler buldular. Donmuş vaziyette hayatta kalan bu virüslerin çoğu, bugüne kadar kataloglanmış hiçbir virüse benzemiyor. 20 Temmuz’da Microbiome dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, 2015 yılında batı Çin’deki Guliya buz örtüsünden alınan buz çekirdeklerini analiz edildi ve 33 virüsün genetik kodlarını bulundu. Bu virüslerden dördü bilim topluluğu tarafından zaten tanımlanmış durumdayken, 29’u tamamen yeni keşfedildi. Bulunan virüslerin yaklaşık yarısı buz sayesinde ölmeden günümüze ulaşabildi. Ohio Eyaleti’nde mikrobiyoloji profesörü ve Ohio Eyaleti Mikrobiyom Bilimi Merkezi’nin direktörü olan çalışmanın ortak yazarı Matthew Sullivan, “Bunlar aşırı ortamlarda gelişen virüslerdir,” dedi. “Bu virüslerin, soğuk ortamlarda hücreleri enfekte etmelerine yardımcı olan genlerin imzaları var – sadece bir virüsün aşırı koşullarda nasıl hayatta kalabildiğine dair gerçeküstü genetik imzalar” açıklamasını yaptı. Araştırmacıların analizi, hem çevreye hem de bilinen virüslerin veri tabanlarına dayanarak, virüslerin muhtemelen hayvanlardan veya insanlardan değil, topraktan veya bitkilerden kaynaklandığını gösterdi. Ancak çalışmanın kıdemli yazarı Lonnie Thompson, “Bu aşırı ortamlardaki virüsler ve mikroplar ve aslında orada ne olduğu hakkında çok az şey biliyoruz. Bunun belgelenmesi ve anlaşılması son derece önemli: Bakteriler ve virüsler iklim değişikliğine nasıl tepki verir? Buzul çağından şu anda bulunduğumuz gibi sıcak bir döneme geçtiğimizde ne olur, bilemiyoruz” dedi. Koronavirüs Pandemisi başından beri bazı iklimbilimciler buzullarda donmuş halde bulunan virüslerin erimeyle açığa çıkacağı ve önümüzdeki zamanların pandemi çağı olabileceği konusunda uyarıyor. İklim krizi yalnızca ısınma kaynaklı gıda ve barınma gibi temel konuları değil doğrudan virüslerle insan sağlığını etkileme riskini barındırıyor.
GREENVİBES ÖNERİYOR
Bu bültenle birlikte sen de hayatında bazı ekolojik değişimler yapmak istemez misin? Bu bölümde sana bazı önerilerde bulunacağız, umarız sana ilham oluruz.
Dünyada yılda yaklaşık 5.000 milyar adet jilet kullanıldığını biliyor muydun? Peki ya tek kullanımlık olanların kompozit olduğu için geri dönüştürülemediğini?
Ama tabii ki bunun da bir çözümü var. Paslanmaz çelik, bıçağı değişen bir jilet edinerek tüm bu atıkların önüne kolaylıkla geçebilirsin.

Değişim ve dönüşüm yalnızca kullandığımız nesnelerde değil, tüm tercihlerimizde olursa dünyaya etkimiz daha olumlu yönde olur. O nedenle zehirsiz temizliği ve kozmetiği de çok önemsiyoruz. Bugün zehirsiz temizlik adına sana kolayca yapabileceğin bir krem temizleyici tarifi vermek istiyoruz.
Ev temizliğinde ne sıklıkla “cif” dediğimiz krem temizleyicilerden kullanıyorsun? Biz çok tercih etmesek de özellikle ocak temizliğinde ihtiyaç olabiliyor. Bunun için de bu doğal tarifi kullanıyoruz:
2-3 yemek kaşığı arap sabunu
1 su bardağı karbonat
7-8 damla limon uçucu yağı
Arap sabunu ve karbonatı bir kapta karıştırıp macun-krem kıvamına getir, daha sonra uçucu yağı ekleyip iyice karıştır. Temizlik sırasında ihtiyaç olduğunda bir tatlı kaşığı ile alarak temizlemek istediğin yüzeyi koyup kabak lifi ile ovabilirsin.
Arap sabununun çözücü gücü, karbonatın aşındırıcı gücüyle birleşip çok güzel bir temizleyici meydana getiriyor. Uçucu yağ da gücüne güç katıyor. Dilersen farklı bir uçucu yağ da kullanabilirsin ama limon bu anlamda en etkili yağlardan. Üstelik antibakteriyel. Ağzı kapalı bir kapta karanlıkta uzun süre dayanabilir ama yine de azar azar yapıp kullanmak daha güvenli.
PLASTİKSİZ KARGO İSTİYORUZ!

PLASTİKSİZ KARGO MÜMKÜN!
Günümüzde karşı karşıya kaldığımız en belirgin ekolojik krizlerden biri plastik kirliliği. Son araştırmalara göre denizlerde 150 milyon tondan fazla plastik var. Mevcut gidişat değişmediği takdirde, 2025’e gelindiğinde denizler her 3 ton balığa karşılık 1 ton plastiğe ev sahipliği yapacak. 2050’de denizlerde ağırlık bakımından balıktan çok plastik olacak.*
Fosil yakıtlara bağımlı olan plastik üretiminin yarısı tek kullanımlık plastiklerden oluşuyor. Bu kısa ömürlü, neredeyse geri dönüşmesi imkânsız ve ekonomik olmayan plastik türü, vahşi depolama alanlarına çöp olarak gidiyor. Burada mikroplastiklere dönüşen plastikler rüzgâr ve yağmurun etkisiyle deniz ve okyanusları da kirletiyor. O derece ki yıllık 8 milyon ton plastiğin karıştığı okyanusların etrafında yaşayan deniz kuşlarının %60’nın midesinden plastik çıkıyor, deniz kaplumbağalarının ise neredeyse hepsinin midesinde plastik bulunmakta.
E-ticaret sitelerinin kullanımının artmasıyla birlikte kargolamada kullanılan plastik kargo poşetleri ve ambalaj malzemeleri yaşanan bu sorunun daha da büyümesine neden oluyor. Kargo poşetleri ve plastik ambalaj malzemeleri kargo heyecanıyla parçalanarak açılıp atılıyor. Üstelik, bunlar geri dönüşüme atılsa bile plastik türleri nedeniyle çoğunlukla geri dönüşmüyor. Öte yandan, özellikle de pandemiden sonra sağladıkları konfor, iade kolaylıkları gibi nedenlerle e-ticaret siteleri daha büyük bir çoğunluk tarafından tercih ediliyor. Ve bu durum değişecek gibi de görünmüyor.
Bu tüketim ve üretim dinamikleriyle plastik kirliliği krizini büyütmekten başka bir yere varmak mümkün değil. Bu sorunda en çok payı olan e-ticaret şirketlerinden bu konuda adım atmalarını ve öncü olmalarını talep ediyoruz. Geri dönüşmeyen, kompost edilemeyen, doğada atık olarak kalıp yüzyıllarca kirliliğe sebep olabilen kargo plastikleri yerine doğaya zarar vermeyen seçeneklerin sunulmasınız istiyoruz.
Bizler de Ceren Özcan Tatar, Cemre Sıla Atılgan, Görkem Gömeç, Sinem Demirkan, Gözde Özbey, Funda Uğraş ve Nil Ormanlı Balpınar olarak bir araya geldik ve @change.org’ ta bir kampanya başlattık. İmzalayarak ve daha fazla insanın duyması için paylaşarak destek olmanızı bekliyoruz
Change.org’da başlattığımız imza kampanyasına destek olmak için:
http://www.change.org/plastiksiz-kargo-istiyoruz
*WWF (2018) Plastik Kapanından Çıkış: Akdeniz’i plastik kirliliğinden kurtarmak, Erişim Adresi: https://www.wwf.org.tr/?7820/plastik-raporu (10.07.2021 tarihinde erişilmiştir.)
BİZİ TAKİP EDİN 🌿
Bu ve benzeri sürdürülebilir, ekolojik ve atıksız yaşam ipuçları ve haberlerine güncel bir şekilde ulaşmak için Greenvibes’ı, Nil’i ve Ceren’i Instagram üzerinden takip edebilirsiniz.