2020 Sıcaklık Raporu ile Bültenimizi Açıyoruz!
Bu hafta 2020 sıcaklık raporunu, Rachel Carson’ın Sessiz Bahar’ını, ekolojik gelişmeleri ve basit değişimleri konuşuyoruz.
İlk bültenimiz olan bu haftanın Greenvibes bülteninde öncelikle seninle bir tanışalım istedik. Ardından Yeşil Ajans’ta yerelden ve dünyadan ekolojik haberlere biraz değinip Derin Yeşil’de 2020’nin hava raporunu konuşacağız. Her bültende yapmayı planladığımız Greenvibes Öneriyor’da seninle ekolojik yaşama dair minik ipuçları paylaştık: biri değişim önerisi, diğeri ise evde kolaylıkla yapabileceğin toz deterjan tarifi. Son olarak Yeşil Kütüphane köşesinde ise Rachel Carson’ın 1960’larda yazdığı ancak etkisi hâlâ hissedilen Sessiz Bahar kitabını ele aldık.
Greenvibe’ının bol olduğu, keyifli okumalar dileriz.
BİZ KİMİZ?
Greenvibes Kimdir?

Gaia’nın torunlarının, onun unutulmuş kadim gücünü ve değerini hatırlatma isteğiyle oluşmuş bir serbest alandır.
Greenvibes, bir Ceren ve Nil oluşumudur.
Sadece ama sadece ekoloji ile ilgili konuların konuşulduğu bir bilgi paylaşım platformudur.
Öğrenme ve öğrendiklerini paylaşma alanıdır, buluşma noktasıdır.
21 günlük Atıksız Yaşamın Temelleri Programı çerçevesinde ekolojik pratiklerin günlük yaşama kazandırıldığı bir aktarım ortamıdır.
Eco-Talks başlığı altında sohbetlerin gerçekleştiği, Eco-Watch başlığı altında ise hep birlikte belgesellerin izlendiği bir anti-konfor alanıdır.
Greenvibes, şimdi de Aposto ile birlikte, dostu doğa olanlara meramını anlatacak:
“Bizim meramımız sadece atıkları azaltmaya değil, doğa ve gezegen üzerindeki tüm etkimizi azaltmaya yönelik. Amacımız ise meramımızı, meramınız yapmak ve hep birlikte, çoğalarak, doğayı yeniden dostumuz kılmak.
Doğa deyince aklınıza sadece uçsuz bucaksız ormanlar, coşkun denizler, ötesi bilinmeyen okyanuslar, çağlayan dereler gelmesin. Bir kaldırım taşının arasında can bulan papatya da, balkonunuza yuva yapan bir güvercin de, camlarınıza düşen yağmur damlaları da doğanın bir parçası; yazdığınız kalem ve defter, kahvenizi yudumladığınız kupa, hatta şu an bizi okuduğunuz ekran da öyle. Ve tabii ki biz de. İnsanlar da doğanın bir parçası, hatta ayrılmaz bir parçası. Bu yüzden zarar verdiğimiz sadece ormanlar, denizler, atmosfer değil, biz kendimize de zarar veriyoruz.
İşte bu bilinçle, sürdürülebilirliği, adil ve etik üretim tarzını, zehirsiz kişisel bakım ve temizliği, küçük ve yerel üreticileri desteklemeyi, mevsiminde ve organik meyve/sebze tüketmeyi, bitki temelli beslenmeyi, zulümsüz ve vegan ürünler kullanmayı ve sadeleşmeyi önemli buluyor, bu pratikleri günlük yaşantımıza adapte ediyoruz. Sizleri de yanımıza ve yolumuza davet ediyoruz.
Meramımızı Buğday Derneği kurucusu Victor Ananias’ın sözleriyle bitirelim ve bültenimize öyle giriş yapalım:
Temiz bir sayfada
ben bugün başlıyorum.
Zorlamadan, yarışmadan, karşılaştırmadan…
Cezalandırmadan, takılmadan, dert etmeden…
Test ederek, niyet ederek, elimden geldiğince,
tek başıma ve birlikte.”
YEŞİL AJANS
YERELDEN…
- 2020’nin son günlerinde Türkiye Çevre Ajansı’nın Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulundan geçerek yasallaştı.
Peki bu kanun neleri kapsıyor?
Artık bir Çevre Ajansı’mız var. Ajans, Ocak 2022 yılında başlayacak ve ilk olarak çokça kullanılan içecek ambalajlarına uygulanacak Depozito-İade Sistemi ile birlikte yıllık bir milyon tondan fazla ilave atığın önüne geçmeyi hedefliyor.
Bununla birlikte ajans, toplumsal duyarlılık ve farkındalık oluşturmaya ve Sıfır Atık’ın yaygınlaştırmasına yönelik faaliyetlerde bulunacak.
Kanun kapsamında çevre ve hava kirliliğinin önlenmesine yönelik bisiklet ve e-skuter kullanımı teşvik edilecek.
Motor yağı değişimi yapan yerler Bakanlık tarafından belirlenecek ve atık motor yağların bu yerelere teslim edilmesi zorunlu hale getirilecek.
Ayrıca depozitoya tabi ürünleri satanlara, sıfır atık yönetimi kurmayanlara, belirlenen esaslara uymayan dolum adaları, akaryakıt tesislerine, kapalı koy ve sit alanlarında su ürünleri üretim çiftliği kuranlara, deniz, akarsu ve göllerden kum ve çakıl alanlara, esaslara aykırı poşet üreten ve tedarik edenlere, internet satışı yapanlara para cezası uygulanacak.
- Kepez Belediyesi, Antalya’daki seralardan çıkan organik atıkları kompost yapıyor ve çiftçilere ücretsiz olarak dağıtıyor.
- Gebze Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü, pazar yerlerinden çıkan organik atıkları kompost makineleriyle gübreye dönüştürüyor.
- Çiğli’de bulunan Harmandalı Düzenli Katı Atık Depolama Tesisi’nin alanını kent ormanına dönüştüren ve depolanan atıklardan elektrik enerjisi üreten İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ödemiş (Güney- 1) Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi’nde, Ödemiş, Tire, Bayındır, Kiraz ve Beydağ’ın katı atıklarından elektrik ve gübre üretecek.
- İstanbul Küçükçekmece Belediyesi, Küçükçekmece genelindeki anaokullarına ve ilkokullara yerleştirilen atık plastik toplama üniteleri koyarak 2020-2021 eğitim-öğretim yılı boyunca en çok plastik toplayan ilk üç okula bu plastikleri geri dönüştürerek oyun parkı yapacak.
- 24 Ocak’ta Türkiye’nin rüzgâr enerji santrallerinden ürettiği enerji rekor kırdı. 166.641 MWh seviyesinde elektrik üretilmesiyle rüzgâr enerjisinin tüm elektrik üretimindeki payı 21,31 oldu.
Kaynakça: Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi, www.izmir.bel.tr, kücükcekmece.istanbul.
DÜNYADAN…
- Mikroplastikler belki de geleceğin sorunu olmayabilir. İki Macar bilim kadını tek kullanımlık plastikleri yedi hafta içerisinde, öncesinden hiçbir kimyasal işlem gerektirmeden tüketen bakteri kokteyli üretti. Biyoteknoloji ile kimya mühendisliğini harmanlayarak ürettikleri bu bakteriler sadece PET plastiklerin değil, çok katmanlı plastik ambalajların, farklı türdeki plastik karışımlarının da çözünmesini sağlıyor.
- İklim krizinin etkilerini acı bir şekilde görmeye devam ediyoruz. Himalayalar’da, Nanda Devi Dağı’ndan kopan bir buzul parçasının baraja düşmesiyle Hindistan’ın kuzeyindeki Uttarakhand’da sel felaketi yaşandı. 35 kişi hayatını kaybederken, 175 kişi hâlâ aranıyor. Bölgede yaşayanlar tahliye ediliyor. Uzmanlar kış mevsiminin ortasında böyle bir buz kütlesinin kopmasını iklim değişikliğine bağlıyor, yükselen sıcaklıkların Himalayalar’daki buzulları telaşlandırıcı bir hızla erittiğini, çığ ve heyelan riskini artırdığını belirtiyor.
- Elon Musk, X-Prize’ın karbon yakalama teknolojisi yarışmasını kazanana 100 milyon dolar bağışlayacağını duyurdu. Ödül, karbondioksiti, atmosferden veya okyanuslardan yakalayıp güvenli ve uygun maliyetli bir şekilde depolayan en iyi teknolojiyi geliştirene verilecek. 4 sene sürecek yarış Dünya Günü’ne denk gelen 21 Nisan 2021’de başlayıp 2025 Dünya Günü’nde son bulacak.
DERİN YEŞİL
2020’nin Sıcaklık Raporu

Avrupa Birliği Kopernik İklim Değişikliği Servisi raporuyla birlikte 2020 (2016 yılıyla birlikte) küresel anlamda en sıcak yıl olarak kayıtlara geçti.
Nil Ormanlı Balpınar
Evet, Avrupa Birliği Kopernik İklim Değişikliği Servisi raporuyla birlikte 2020 (2016 yılıyla birlikte) küresel anlamda en sıcak yıl olarak kayıtlara geçti. Hepimize hayırlı uğurlu olsun…
2015 yılında başlayan ekstrem sıcak hava silsilesi, hız kesmeden kendini göstermeye devam ediyor. Şimdiye kadar en sıcak yıl olan 2016, artık tahtını ne yazık ki 2020 ile paylaşıyor.
Küresel sıcaklıklıkları düşürmesi beklenen La Niña hava olayının bile etkisi, sera gazı salımları sebebiyle pek fazla hissedilemedi. Dünya Meteoroloji Örgütü’nden Petteri Taalas’ın söylediğine göre La Niña’nın yaşandığı bu yıllar, El Nino’nun yaşandığı yıllardan bile daha sıcak.
Ay ay sıcaklık göstergeleri de zaten bunu kanıtlar nitelikte.
2020 yılında,
en sıcak Ocak
en sıcak ikinci Şubat
en sıcak ikinci Mart
en sıcak ikinci Nisan
en sıcak Mayıs’lardan
en sıcak üçüncü Haziran
en sıcak ikinci Temmuz
en sıcak ikinci Haziran,
en sıcak Eylül
en sıcak dördüncü Ekim
en sıcak ikinci Kasım
en sıcak sekizinci Aralık ayını yaşamışız.
Peki bu sıcaklıklarla birlikte neler yaşandı:
Ocak ayı, Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA -The National Oceanic and Atmospheric Administration) raporlarına göre, 1,14 derece ile 20. yüzyıl küresel ortalamalarının üstüne çıktı.
Endonezya’da sel felaketi yaşandı ve 19 kişi hayatını kaybetti.Yetkililer, 1866 yılından beri böyle bir yağış görülmediğini belirttiler.
Sidney, 48,9 derece sıcaklıkla son 80 yılın en sıcak günlerini yaşadı.
Şubat ayı, NOAA raporlarına göre, 1,17 derece ile 20. yüzyıl küresel ortalamalarının üstüne çıktı.
6 Şubat’ta Espanza araştırma üssü, Antarktika kıtasında görülen en yüksek sıcaklığı doğruladı: 18,4 derece. Sıcaklık, kıtanın en kuzey batı noktası olan Antarktika Yarımadası’nda kaydedildi. Kısa bir süre sonra ise yeni bir rekor kırıldı: Seymour Adası’nda sıcaklık ilk kez 20 derecenin üzerine çıktı.
Mart ayı, NOAA raporlarına göre, 1,16 derece ile 20. yüzyıl küresel ortalamalarının üstüne çıktı.
Eylül 2019’da rekor sıcak ve kuraklık sebebiyle başlayan Avustralya yangınları Mart ayında söndürüldü.11 milyon hektardan fazla alan ve üç binden fazla ev yandı. Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) tahminlerine göre, 1,25 milyar hayvan hayatını kaybetti.
Kopernik Atmosfer İzleme Servisi’nin (CAMS) baş bilim insanı Mark Parrington’ın çalışmalarına göre, Eylül 2019-2020 arasında Avustralya yangınları sonucunda 434 milyon ton karbondioksit salımı gerçekleşti. Bu rakam, Avustralya endüstrisinin 2018-2019 yılları arasında saldığı oranın dörtte üçüne tekabül ediyor.
Ayrıca, Avustralya 2019’un Aralık ayında en sıcak hava rekorunu 41,9 derece ile kırmıştı.
Nisan ayı, NOAA raporlarına göre, 1,6 derece ile 20. yüzyıl küresel ortalamalarının üstüne çıktı. Avrupa ve Asya’da en yüksek sıcaklıklar kaydedildi.
Aynı rapora göre küresel okyanus düzeyi sıcaklıkları 1,49 derece ile 20. yüzyılın en yüksek sıcaklığına ulaştı.
Mayıs ayı, NOAA raporlarına göre 20. yüzyıl küresel ortalama sıcaklıklarının 0,95 derece ile üstüne çıkarak 2016 ile birlikte en sıcak yıl olarak kaydedildi. Kuzey yarımkürede ise en sıcak mayıs olarak kayıtlara geçti.
Yoğun yağışlar ve seller Doğu Avrupa’yı vurdu. Kenya’da 194 kişi, Rwanda’da 55 kişi, Somali’de 16 kişi hayatını kaybetti.
Amphan Kasırgası Hindistan ve Bangledeş’te felakete yol açtı. 129 kişi öldü. WMO’nun tahminlerine göre, 14 milyon dolarlık bir zarar vererek, Kuzey Hint Okyanusu’nda ekonomik kaybı en yüksek kasırga oldu.
Haziran ayı, NOAA raporlarına göre 20. yüzyıl küresel ortalama sıcaklıklarının 0,92 dereceyle üstüne çıkarak 2016 ve 2019 Haziranlarının gerisinde kaldı.
WMO, Kuzey Kutup Dairesi’nde rekor sıcaklıklar kaydetti. Sibirya’daki Verkhoyansk şehrinde sıcaklık 38 dereceye çıktı.
Sibirya’daki yangınlar 59 milyon ton karbondioksit salarak bir önceki senin rekorunu kırdı.
Temmuz ayı, NOAA raporlarına göre 20. yüzyıl küresel ortalama sıcaklıklarının 0,92 dereceyle üstüne çıkarak 2016 yılıyla birlikte en sıcak Temmuz olarak kayıtlara geçti.
Arktik Okyanusu’ndaki buz örtüsü 7,1 milyon km2 olarak ölçüldü, bu 1979 yılından beri ölçülen en düşük seviye.
Muson yağmurları sebebiyle çıkan seller yüzünde Bangladeş’in üçte biri sular altında kaldı. Hindistan, Bangladeş ve Nepal’de 550 kişi hayatını kaybederken 9,6 milyondan fazla insan felaketten etkilendi.
Ağustos ayı, NOAA raporlarına göre 20. yüzyıl küresel ortalama sıcaklıklarının 0,94 dereceyle üstüne çıkarak en sıcak ikinci Ağustos olarak kayıtlara geçti. Kuzey yarımkürede ise en sıcak Ağustos ayı yaşandı.
Arktik Okyanusu’nda buz örtüsü küçülmeye devam etti, ölçülen rakam en düşük üçüncü seviyesine geldiğini gösterdi.
Kaliforniya’da 9 gün içerisinde 405.000 hektar yanarak kül oldu.
Haziran’da başlayıp Ağustos’ta sona eren sağanak yağışlar kuzey Çin’de felakete sebep oldu. 219 kişi öldü, 4 milyon kişi tahliye edildi.
Eylül ayı, NOAA raporlarına göre 20. yüzyıl küresel ortalama sıcaklıklarının 0,97 dereceyle üstüne çıkarak en sıcak Eylül oldu.
Senegal’de, 7 saatlik yağış süresince metrekare başına 124 milimetre yağış düştü. Bu rakam aslında Haziran-Eylül ayı aralığında yağan yağış miktarına eş değer.
Nijerya’da sel felaketi sonucu 500.000 hektarlık çiftlik alanı hasar gördü. Nehrin taşmasıyla 45 kişi yaşamını yitirdi, 226.000 kişi evini terk etmek zorunda kaldı.
Sudan’da yağışlar 100.000 eve zarar verdi, 100’den fazla insanın ölümüne sebep oldu.
Güney Sudan’da, Beyaz Nil’in taşmasıyla 100 kişiden fazla kişi öldü, tahmini 5.000 kişi evini terk etmek zorunda kaldı.
Dünyanın en büyük tropik sulak alanı Pantanal’ın %28’i yangın sebebiyle kül oldu.
Ekim ayı, NOAA raporlarına göre 20. yüzyıl küresel ortalama sıcaklıklarının 0,85 dereceyle üstüne çıkarken, Avrupa en sıcak ekimini yaşadı.
Kaliforniya yangınları 1,6 milyon hektar alana yayılarak rekor kırdı.
Arktik Okyanusu’ndaki buz örtüsü en düşük seviyesine ulaştı.
Birleşik Krallık, Alex Kasırgası’ndan sonra en ıslak gününü yaşadı, Met Office raporlarına göre en az Loch Ness Gölü’nü dolduracak kadar yağış aldı.
Kasım ayı, NOAA raporlarına göre 20. yüzyıl küresel ortalama sıcaklıklarının 0,97 dereceyle üstüne çıkarken Kuzey yarımküre en sıcak kasımını yaşadı.
Tayfun Goni, Filipinler’i vurarak 20 kişinin ölümüne, bir milyondan fazla kişinin tahliye edilmesine sebep oldu.
Kategori 4 seviyesindeki Eta Kasırgası, Orta Amerika’yı vurdu, beraberinde getirdiği yoğun yağış ve şiddetli rüzgârlar, Nikaragua, Honduras, El Salvador ve Guatemala’da su baskınlarına, toprak kaymasına sebep oldu, mahsullere zarar verdi. 4 milyon insanın olumsuz etkilendiği tahmin ediliyor. Ardından iki hafta sonra Kategori 4 seviyesinde Iota Kasırgası, Nkaragua’nın kuzeyinde toprak kaymasına sebep oldu ve Atlantik’teki en şiddetli kasırga olarak kayıtlara geçti.
Bu bölgede yaşanan ve 5 senenin en şiddetli fırtınası olarak kayıtlara geçen Gati Siklonu, Somali’yi vurdu. Birleşmiş Milletler 8 kişinin öldüğünü, 180.000 kişinin olumsuz etkilendiğini duyurdu.
Aralık ayında, küresel kara ve deniz yüzeyi sıcaklıkları 0,78 dereceyle ortalama sıcaklıkların üzerine çıktı.
Atlantik’te yaşanan kasırgalar son buldu. 30 tane kasırgaya çok şiddetli olduğu için isim verildi (Son rekor, 28 fırtınayla 2005 senesine ait). Dünya Meteoroloji Örgütü’nün, Eylül ayı itibariyle kasırgalara verdiği isimler tükendi, Yunan alfabesine geçildi.
Dünya Meteoroloji Örgütü, küresel emisyonların %7 azalmasına rağmen atmosferdeki karbon yoğunluğunun artmaya devam ettiğini açıkladı.
Genel olarak baktığımızda ise NOAA raporlarına göre, küresel kara ve deniz yüzeyi sıcaklıkları 0,9 dereceyle ortalama sıcaklıkların üzerine çıktı. Kuzey yarımküre,1,28 derecelik artışla en sıcak yılını yaşadı. 2020 yılında 103 tane fırtınaya isim verildi. Küresel deniz yüzeyi sıcaklıkları 0,76 derecelik artışla en sıcak üçüncü seviyeye ulaştı. 2020 yılında Kuzey yarımküredeki kar örtüsü ortalama 24.11279 km² idi; 1967-2020 yılları arasındaki en düşük dördüncü yıllık kar örtüsü alanı seviyesi…
Türkiye’de ise Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 198 merkezde, Şubat, Mayıs, Haziran, Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında sıcak hava rekoru kırıldı.
Sizin de gördüğünüz gibi 2020 senesi pek çok “en” ile geçmiş. İnsan faaliyetleri sonucu salınan karbondioksit miktarı ve bununla birlikte ısınan hava işte bizi böyle etkiliyor. “Bir dereceden ne olacak canım,” diyenlere inat, 2020 senesi daha az farkla bile ne gibi afetlerin bizi beklediğini kanıtladı. Ve de şunu da ekledi. Afetler artık doğal değil, insan eliyle gerçekleşiyor…
Kaynakça:
GREENVİBES ÖNERİYOR
BİR DEĞİŞİM, BİR TARİF
Bu bültenle birlikte sen de hayatında bazı ekolojik değişimler yapmak istemez misin? Biz, iki haftada bir, bu bölümde sana bazı önerilerde bulunacağız, umarız sana ilham oluruz.
Türkiye’de her yıl yaklaşık olarak 7,8 milyon plastik üretiliyor, bunun 3,7 milyon tonu atık oluyor, 1,1 milyon tonu doğaya karışıyor, geri dönüşüm oranımız ise yaklaşık %6-7.
En fazla 10 dakika kullanıp attığın plastik pipetler, çatal ve bıçaklar yerine bambu/metal/cam olanlarını kullanmaya ne dersin? Küçük keselerde yanında taşıyarak denizlere daha fazla plastik atılmasının önüne geçebilirsin.

Değişim ve dönüşüm yalnızca kullandığımız nesnelerde değil, tüm tercihlerimizde olursa dünyaya etkimiz daha olumlu yönde olur. O nedenle zehirsiz temizliği ve kozmetiği de çok önemsiyoruz. Bugün zehirsiz temizlik adına sana kolayca yapabileceğin bir çamaşır deterjanı tarifi vermek istiyoruz.
Malzemelerin çoğunu aktardan bulabilirsin. Zeytinyağı sabununun temizliğe uygun, sıcak yöntemle üretilmiş olmasına ve saf olmasına dikkat etmek makinanın sağlığı açısından uygun olabilir. Diğer tüm malzemeler makinada güvenle kullanıma uygun. Ama olur da senin bir cilt hassasiyetin varsa, ilk kullanım için az bir miktarda yapmanı ve cildinin göstereceği tepkileri gözlemlemeni öneriyoruz.
Malzemeler:
- 1 ölçü rendelenmiş zeytinyağı sabunu
- 3 ölçü çamaşır sodası
- 2 ölçü karbonat
- 1 ölçü toz boraks
- Kokusunu sevdiğin bir uçucu yağ (opsiyonel)
Tüm toz malzemeleri bir araya karıştır. Daha sonra 100 mililitrelik bir ölçü için 10 damla uçucu yağ olacak şekilde uçucu yağ ekleyerek bir kere daha karıştır. Bir makina çamaşır için deterjan gözüne 1,5 yemek kaşığı eklemen yeterli. Yumuşatıcı yerine de 1:1 ölçekte seyreltilmiş beyaz sirke kullanabilirsin.
YEŞİL KÜTÜPHANE
Rachel Carson – Sessiz Bahar

Bize göre iyi kitapları paylaşmamak bencilliktir. Bu nedenle istiyoruz ki ekoloji konusunda okuduğumuz kitapları sana da anlatalım. Bu köşeyi, minik bir kütüphane ya da kitap kulübü gibi düşünebilirsin, ya da okuma önerisi olarak.
Bugün konuşmak istediğimiz ilk kitap ise 1960’larda çevre hareketlerinin başlamasında büyük payı olan Rachel Carson’ın Sessiz Bahar kitabı. Zira şimdiki çabalarımızın bile arka planında onun tohumları var. Carson kitapta o dönemde tarım zehri -Carson’ın deyimiyle canlı öldürücü- olarak kullanılan DDT, aldrin, dieldrin, heptaklor, BHC, benzen gibi kimyasalların bitkiler, toprak, kuşlar ve sucul canlılar, vücudumuz, hatta hücrelerimize kadar etkilerini detaylı ve akademik çalışmalara dayandırarak anlatıyor. Ve gezegenin tarihine baktığımızda aslında ufacık bir zaman diliminde yaşayan bizlerin, yani insanların bir zamanlar yenilmez olarak görünen dünyamıza zarar verme potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu kanıtlanıyor.
Tabii kitap 1960’larda yazıldığı için günümüzdeki daha tehlikeli tarım zehirlerini anlatmıyor. Yer yer şu an kesinlikle karşı çıktığımız hayvan deneylerini normalmiş gibi ansa da bunlar haliyle kitabın yazıldığı dönemin teknolojisi ve anlayışından kaynaklı.
Öte yandan, Sessiz Bahar, her ne olursa olsun insanın tahmin ettiği gerçekleri bir bir sıralayıp şoka sokan, yediğimizden içtiğimize her şeyi sorgulatıp sorumluluk almaya yönlendiren bir kitap. Pestisitlerin zararları bir yana, doğanın muhteşem derecede uyumlu olan sistematiğini, her şeyin birbirine nasıl bağlı olduğunu, “ufacık” bir müdahalenin bütün ekosistemi nasıl etkilediğini ve doğanın gücünü vurucu bir şekilde anlatan, ufuk açıcı bir başucu eseri niteliğinde.
Kitaptaki çarpıcı örneklerden birkaçını paylaşmak isteriz:
1960 yılında Tule Gölü ve Aşağı Klamath’ta yüzlerce ölü ve can çekişen kuş bulunuyor – hepsi de balıklarla beslenen türlerden. Yapılan analizler sonucu vücutlarında toksafen, DDD ve DDE gibi zehirli böcek öldürücü kimyasal kalıntıları bulunuyor. Ayrıca göldeki balıklar ve plankton örneklerinde de kalıntılara rastlanıyor. Yapılan araştırmalar sonucu, bu kimsayal kalıntılarının göle, tarım alanlarında kullanılan sulama sularıyla taşındığı ve böylece sudaki canlıları ve onlarla beslenen diğer canlıları etkilediği düşünülüyor.
Bir başka örnek ise Kaliforniya’daki Clear Gölü’nden. Bu göl, sivrisineklerle akraba olsa da kam emici olmayan bir tatarcığa ev sahipliği yapıyor. Fakat yüksek vızıltısından rahatsız olan bölge sakinleri kimyasallarla onları kontrol altına almak istiyor ve ilk denemelerinde başarısız oluyorlar. 1949’da DDT’nin yakın akrabası fakat sözde balıkları daha az tehdit eden DDD deneniyor. İlk başlarda tatarcık kontrolü iyi gidiyor, fakat 1954’te tekrar edildiğinde oran artırılıyor. Takip eden kış aylarında Clear Gölü’nde üreyen bir kuş türü olan küçük batağanların ölmeye başladığı gözlemleniyor. Tatarcık popülasyonunun artmasıyla 1957 yılında tekrar bir kontrol çalışması yapılıyor ve sonucunda daha çok küçük batağan ölüyor.
Araştırmalar sonucu, bu kuşların yağ dokusunda milyonda 1600 birim gibi büyük bir oranda DDD kalıntısı bulunuyor oysaki suya uygulanan en büyük derişim milyonda 0,02 birim. Ardından göldeki diğer canlıları incelemeye başlıyorlar ve görüyorlar ki küçük canlıların aldığı zehir yoğunlaşarak onların avcılara, onlardan da diğer avcılara geçiyor: planktonlarda milyonda 5 birim, bitki ile beslenen balıklarda milyonda 40-300 birim, kahverengi dere iskorpiti gibi etçil türlerde ise en yüksek birimler gözlemleniyor: milyonda 2500. Kimyasal uygulamasının sona erdirilmesinden kısa bir süre sonra suda herhangi bir DDD kalıntı bulunmamasına rağmen bir yıl sonra incelenen tüm canlılarda kalıntılara rastlanıyor…
***
Bizim okuduğumuz edisyon, 2011 baskısı. Ve pestisit kelimesinin geçtiği ilk yerde dipnot var: “Pestisit: Tarım alanında kullanılan ot ve böcek öldürücülerin tümü”. Kitabın tamamı pestisitlerle ilgili olmasına rağmen 2011 yılında bile böyle bir dipnot koyma gereği duyulması bizi biraz şaşırttı açıkçası. Neyse ki 2021 yılında artık çoğu kişinin dilinde. Ve şunu da eklemeden geçmeyelim: Umarız bu değerli kitabın bir sonraki baskısı daha özenli bir edisyonla hazırlanır.
***
Ve eğer sen de günümüzde kullanılan pestisitlere karşı bir şey yapmak istersen, Buğday Derneği’nin öncülüğünde yürütülen Zehirsiz Sofralar projesini inceleyip imza kampanyasına destek olabilirsin. Biz bugüne kadar 25 tanesinin yasaklanmasını sağladık, ama yetmez. Bir imza ile dünya değişir.
BİZİ TAKİP EDİN 🌿
Bu ve benzeri sürdürülebilir, ekolojik ve atıksız yaşam ipuçları ve haberlerine güncel bir şekilde ulaşmak için Greenvibes’ı, Nil’i ve Ceren’i Instagram üzerinden takip edebilirsiniz.